KÜLTÜR - MAĞDURİYET - ŞİDDET - HALKÇI - ULUSALCI - YERLİ VE MİLLİ - SEÇENEKSİZLİK
Toplumun geneline genel kültürü, özellikle yerel kültürü, uluslararası kültürü, saygıyı, eğitimde, dilde, yerel ve ulusal aktarımda, hemen her platformda ve yönetimde yaydığınızda, siz de saygı gösterdiğinizde içi çok geniş ve zengin bir başlık olduğu için şiddet ortadan kalkar, ya da eser miktarda görülür. Bakın yine kültüre geldik. Mağduriyet. Psikolojik şiddet. Her ikisi de her tür kültürün tahribatına, saygısızlığa, gürültüye, insanca, eşit vatandaşlığa, yaşama hakkına, hakka hukuka dair de olduğu, şiddetin ille de fizyolojik olması gerekmediği için de kültür çok önemli.
Bir memleketin vatandaşının, nasıl olur da halkçı ve ulusalcı olmayacağını anlamak zor. Ulus varsa biz varız, halk da biziz yani. Bunun tartışma konusu olması, ısıtılıp ısıtılıp havanda su dövülmesi boşa geçen yıllar demek. Yabancılar anlayamaz bu ayrımı, tartışmayı. Az gelişmişliktir bu çünkü. Kültürel anlamda gelişmiş ülkelerin zaten gündeminde değildir, mantık dışıdır. Kültür, yerli ve millidir en başta, bu da ulus varsa vardır, aksi eşyanın tabiatına aykırıdır. Kültürün ne olduğunu anlar, geliştirir, toplumun tümüne yaymaya çalışır, bu yolda başarı elde edersek zaten seçeneksizlik diye bir başlık da kalmaz. Toplu iyileşme seansı olabilir, evet.
MAĞDUR MUSUN? AH, EVET!
Ne kadar çok hoşgörü, sabır göstermemiz gereken sahnelerle karşılaşıyoruz günlük hayatımızda… Kaldırımlarda yürüyememekten, her yere hamam taşı döşendiği için yağmurda bir yerlere yetişirken düşmemek için çaba göstermeye, bize ayrılmış yerlerin içiş bücüş hallerine, arabaların vatandaştan önemli olmasından, kaldırımlarda bile motosiklet, martı, arabayla taciz edilmekten, sinirlenip hep anlayış göstermek mecburiyetinden… Gürültüden, saygısızlıktan vd. Çok fazlalar, biliyorum, herkes aynı durumda. Halkın içine karışanlar tabii… Halkın içine karışmayanların böyle bir sorunu olmayabilir. Ama onlar da mağdur, aksi gibi, güler misin, ağlar mısın haller…
Her alanda herkesin mağduriyeti ne kadar yorucu. Herkes hep bir anlayış bekliyor. Siyasetçiler, bizi mutlu yaşatmak, çözüm üretmek zorunda olan yerel yöneticiler, her tür şoför, hizmet sektörü vs vs. Dolmuşçu, sıkışın biraz ki insanları alabilelim, diyor. Ben de daha fazla kazanacağım, demiyor. Onun hakkı, senin değil.
Mağduriyet, seçeneklerin olmamasıdır da. Hayatsa, seçenek demek.